Kurucu Üye, Poliversity & UnLearn Akademi konuşmacımız Dr. Ecmel Ayral, Onedio/Yazio Mirador köşesi için yazdı.
“Dün kafasında pervanesi, elinde çantası her an uçmaya hazır bir “aptal heykeli” gördüm. Üstünde deri ceketi, gözünde gözlüğü, tutmasan gidecek yani öyle hazır, bronzdan bir Helikopter Abbas. Kafasında şapkası, kocaman burnu, her an gitmeye hazır hali falan “Bana birini hatırlattı ama kimi?” diye düşünürken buldum: Kendimi. Yok, kendimi bulmuş falan değilim, o işlere evren bakıyor malum bir süredir, Abbas’ın kim olduğunu bulmuştum; bendim o. Sonra biraz araştırdım; heykeltıraş kim, hikâyesi nedir falan, malum Google işleri. Karşıma Mr. Hublot isimli bir kısa film çıktı. Bizim Abbas aslında obsesif kompulsif bir garip adamdı. Her şeyin hep olduğu gibi devam etmesini isteyen, işte malum, ışıkları sayıyla açıp kapatan, kilitleri defalarca çeviren bir adem. Sonra hayatına bir robot giriyor, düzeni altüst oluyor ama birden her şey yoluna giriyor, o tuhaf düzen bütün karmaşaya rağmen, hatta daha da mutlu devam ediyor. Açıkçası bu değildi beklediğim, ben hafif aptal, biraz Müfettiş Clouseau benzeri bir anti kahraman bekliyordum. Şaşkın, sarsak, ama yeni bir şey gördü mü kendini uçarak oraya atan, içten yanmalı bir heves torbası. Kendime benzetmemin sebebi oydu; eh madem oydu ben de onun hikâyesini yazayım dedim. Malum, şiirler ve her şey bir kere yazıldıktan sonra yazana değil okuyana aittir artık. Ben de bu manasız sahipliğime güvendim ve Mr. Hublot’dan bir Helikopter Abbas çıkardım. Hayırlı olsun. Abbas, biraz salaktı falan ama dünyaya aşık bir yolcuydu. Etrafına hep hayran olacak, sevecek bir şeyler arayarak bakar ve bulurdu da inanın. Kafasındaki pervane insanoğlunun ve kızının belki de en çok yapmak istediği şeyi yapmasını sağlıyordu; uçmak. Kanatları da yoktu, yani öyle süzülemiyordu havada ama uçuyordu işte. Pervanenin her turu biraz daha emek, güç ve inançla dönüyordu, yoktu öyle bir çırpmayla yüz metre. Ama uçuyordu bizimki. Elinde çantası, üstünde deri paltosu, gözünde gözlüğü ful aksesuar bir Abbas. Hep de gülümsüyordu kerata, tepesine yağmur iniyor, bu hemen gözlüğü, paltoyu falan düzeltip uçmaya devam….”
Tamamını okumak için; Onedio/Yazio sayfasını ziyaret edebilirsiniz.