Konuşmacımız Pınar Özkent yazdı.
Para, binlerce yıldır hepimizin ayrılmaz bir parçası olarak hayatımızda. Ancak onunla ilişkimizin harika olduğunu söylemek pek de mümkün değil. Biz insanlar yıllar boyunca hayatımızı iyileştirmek ve çalışmak konusunda birçok inovasyon gerçekleştirmiş olsak da, kişisel finans konusunda çok da yol katedemedik.
Hala borçlanarak geçinmekten kurtulmuş değiliz. Hala tasarruf yapamıyoruz. Hala refah içinde yaşadığımız söylenemez. Morgan Housel, bunun en önemli nedenini şöyle açıklıyor: ”Para konusunda fiziksel ve matematiksel formüllerle düşünüyoruz ancak paraya ilişkin psikolojik ve duygusal bağlarımızla ilgili yeterince düşünmüyoruz ve o şekilde yetiştirilmiyoruz.” İşte ”Paranın Psikolojisi’’, finansal kararlarımız ve paraya bakış açımız üzerine kendimizi sorgulamamızı sağlayan muhteşem önerilerle dolu bir kitap. Tüm dünyada büyük ses getiren bu kitap, finansla ilgili olun ya da olmayın, hepiniz için hayat değiştirici çıkarımlarla dolu. İşte kitaptan, benim paraya bakış açımı değiştiren 3 önemli ipucu:
- Neden Para Kazanmak İstediğimizi İyi Anlamamız Gerek. Parayla ilişkimizi düzeltmek için benimsememiz gereken önemli bir bakış açısı değişikliği var. Parayı birçok şeye sahip olmak için istemekten çok daha motive edici bir zihniyetten bahsediyorum. O da şu: Paranın gerçek değeri zamanımızı kontrol etme lüksüne sahip olmamızdır. Zamanımız üzerinde kontrol sahibi olduğumuzda, neyi ne zaman yapacağımızı kendimiz belirleriz. Bu esneklik sayesinde gerek kariyerimiz, gerekse yatırımlarımız için karşımıza çıkacak iyi fırsatları bekleyebiliriz. Üzerimizdeki, sürekli bir şeyleri başarma baskısı azalır. Buna karşılık sevdiğimiz işi kendi tempomuzda gerçekleştirmek için daha fazla hareket alanımız olur. Hayatımız üzerinde kontrol sahibi olduğumuzu hissetmek gerçekten çok motive edici. Çoğumuz git gide daha fazla çalışıyor ve zamanı ıskalıyoruz. Aslında, sürekli çalışıyormuş gibi hissediyoruz. Bu da yapmak istediğimiz pek çok şeyi ertelemek anlamına geliyor. Hatta değerlerimizden ödün veriyoruz. Sevdiklerimizle daha az zaman geçiriyor, sağlığımıza iyi gelecek spor gibi alışkanlıkları hayatımıza sokamıyoruz. Bu da git gide daha tatminsiz toplumlar yaratıyor. Bu çerçeveden bakınca, zamanımız ve seçeneklerimiz üzerinde daha fazla kontrol sahibi olmak, dünyanın en değerli para birimlerinden birisi. Para kazanma konusuyla ilgili düşünürken, bu zihniyet lütfen aklınızda olsun.
- Varlıklı Olmakla Zengin Olmak Arasındaki Farkı Anlamış Değiliz. Çoğumuz varlıklı olmakla zengin olmayı birbirine karıştırıyoruz. Eğer varlıklıysanız, bankada çok paranız var demektir. Başka bir deyişle, varlık, kullanmadığınız ama isteseniz kullanabileceğiniz paradır. Buna karşın zenginseniz, mevcut geliriniz yüksektir; pahalı ürünlere harcayabileceğiniz paranız vardır. Bir kişinin zengin olup olmadığını anlayabiliriz ama varlıklı olup olmadığını anlayamayız. Çünkü kişinin eşyalara ne kadar harcadığını görebiliriz, ancak kullanmadığı paranın miktarını ya da yatırımlarını bilemeyiz. Çok paramız olduğunu hayal ettiğimizde, genellikle zengin olmayı, yani neye ne kadar daha fazla harcayabileceğimizi hayal ederiz. Bu da varlıklı olamayacağımız anlamına gelir. Kısacası varlıklı olmak için parayı akıllı yatırımlarla büyütmemiz gerektiğini göremediğimiz için finansal refaha ulaşamıyoruz. Elimizdeki maddi kazanımları tutmak ve büyütmek için gereken sabıra ve vizyona sahip değiliz. Zengin olmayı hayal ediyor ama varlıklı olmayı hedeflemiyoruz. Oysa, para kazanmak; parayı tutmak ve büyütmekten çok daha kolay. Bizim odaklanmamız gereken yer burası.
- Makul Olun, Mantıklı Değil. Uzun yıllar boyunca takip edebileceğiniz uzun vadeli bir finansal strateji sadece mantıklı değil, aynı zamanda makul olmalıdır. Housel, çoğu insanın bu konuda hatalı davrandığını vurguluyor. Yani çoğu insan kazancını en üst düzeye çıkarmaya odaklanan hırslı bir strateji takip ediyor. Bu durumda da kaybetme riski büyüyor. Oysa asıl ihtiyacımız olan, içten içe huzurlu da hissedeceğimiz makul bir finansal stratejimizin olmasıdır…