Kurucu Üye, Poliversity & UnLearn Akademi konuşmacımız Dr. Ecmel Ayral, Onedio/Yazio Mirador köşesi için yazdı.
Hava durumunu dinliyorum. Sıcaklık düşüyor, hava parçalı bulutlu. “Tüh!” diyorum, “Hay şu bulutlara…” Keyfinin kaçık olduğunu bildiğim can arkadaşımı arıyorum: “N’aber?” diyorum. Cevap: “Bugün bulutluyum oğlum”. Dağıtamıyoruz bir telefonla bulutları, ama aralarından gönderiyorum sevgimi.Televizyonu açıyorum sabah sabah, bilmiş bakışlı, her mevzunun uzmanı, her yetişkinin ebeveyni yorumcu, ülkenin üzerine çöken kara bulutlardan bahsediyor, istikbale bakıp titremeye davet ediyor hepimizi, evet, o güzel şarkıdaki mücrim gibi. Cürmümüzü de yüzümüze çarpıyor, sıkılıp zaplıyorum, sonra kırmızı düğme. Çıkmam lazım zaten. Fena halde kızgınım bulutlara ama uğraşacak vaktim yok şimdi… En sevdiğim çantama her zamanki gibi hiç ihtiyacım olmayacak temel ihtiyaç malzemelerimi doldurup fırlıyorum, uçağa ucu ucuna yetişiyorum ve havalanıyoruz. Delip geçiyoruz beni kızdıran bulutları, içlerini oyuyoruz, ama bakıyorum hiç de umurlarında değil. Öyle salınıp duruyorlar havada, ya bizim farkımızda değiller ya da mahsus yapıyorlar. Her halükarda güzel, masum, sessiz ve hafifler. “Yahu” diyorum, “Yoksa kabahat bulutlarımızda değil bizde mi?” Aklım oynak ya, buluta kaçıyor elimde değil, düşünmeye başlıyorum: “Aslında şu bulutlar kadar haksızlığa uğramış nesne yok bu cihanda.”
Tamamını okumak için; Onedio/Yazio sayfasını ziyaret edebilirsiniz.