İnsan Kaynakları Danışmanı, Eğitmen konuşmacımız Hakan Selahi, Onedio/Yazio Mirador köşesi için yazdı.
“İş yaşamı inanılmaz hızla değişiyor. Bu değişimden belki de nasibini en çok alan departmanlardan biri de İnsan Kaynakları. Artık sonuçlara etki etmeyen çıktılar üreten departmanlara kimsenin sabır yok. Bu maliyetlere kimse haklı olarak katlanmak istemiyor. Peki bu durumda İK ne yapmalı? İK’da dikkat çekmek istediğim bazı değişim noktaları var. Bunları göz ardı edilmemesi gerektiğine inanıyorum. Aksi takdirde İK yok olmakla karşı karşıya kalabilir. Peki nelere dikkat etmemiz gerekiyor? Bağlam değişiyor. Yapılan işlerin içeriği, anlamları ve çalışanların sosyal beklentileri değişiyor. Dün adaptasyon becerisi yetkinliğine yüklediğimiz anlam ile bugünkü arasında ciddi farklar var. Bunun yanısıra dijital teknoloji, ekonomik geçişler, politik belirsizlikler, çevresel sorumluluklar ve demografik yapıyla ilgili değişimlerde oldukça fazla. Bağlam değiştiğinde, yapılan işin içeriği değiştirilmeli ya da işin kaldırılması gerekir. Bu durum ‘İçerik kraldır ancak bağlam krallıktır’ sözüyle açıklanabilir belki. İK değişen bağlamları ötekileştirmeden öngörmeli ve kuruma uyarlamalıdır. Günümüzde ve ileriye dönük olarak, teknolojik ve dijital İK’nın dijital iş yaşamındaki etkileri iyi bir örnek olacaktır. İK, İK ile ilgili değil, başkaları için değer yaratmakla ilgilidir. Özellikle sadece idari İK faaliyetlerine veya hedef kartlarına odaklanmak, gözleriniz kapalı olarak silah çekmeye benzer. Bir hedef olmadan, bütün çabalarınız tartışmalı hale gelir. Yarattığınız değer, İK’nın yaptığı ile değil, başkalarını nasıl etkilediği ile ölçümlenir. “İK’nın bir çalışanına verdiği en iyi şey nedir?” sorusunu sormayı çok severim. Cevaplar genellikle anlamlı bir iş, amaç birliği, iş arkadaşlığı, adil ücret, öğrenme ve büyüme fırsatları ve iyi bir çalışma ortamı gibi cevapları içerir. Bütün cevapları kabul etmekle beraber, İK’nın bir çalışana kazandırdığı en yüksek değerin çalıştığı şirketin pazarda kazanan bir şirket haline gelmesi olduğunu düşünüyorum. Yani İK’nın başarısını yaptığı çalışmalar veya öngörüleri ile değil iş sonuçları üzerindeki etkisi üzerinden ölçmek daha gerçekçi olacaktır diye düşünüyorum. Şirketin ölçülebilir iş sonuçları üzerindeki İK katkısı iyi bir örnek olacaktır…”
Tamamını okumak için; Onedio/Yazio sayfasını ziyaret edebilirsiniz.