Okuryazarlık/Yaratıcı Yazarlık
Amaç ne?
Yazmak isteyenlere anahtar olmak, okumak isteyenlere de fener tutmak. İkisi iç içe geçecek, böylelikle birlikte düşünmenin, yaratmanın, söyleşmenin gücü ortaya çıkacak. Sokrat’ın izinden yürüyen biri olarak yeni sorular edinmek asıl amaç.
Neden yazıyoruz, bunun reçetesi var mı?
İyi okur kimdir, onu nasıl tanırız?
Kitap nasıl seçilir, sırlarına ermek mümkün müdür?
Kitap niçin okunur, okumadan yaşanır mı?
Kütüphane nasıl kurulur?
Ne okumalıyım sorusuna yanıt ve göz okuması sorunu nedir?
Dil ve biçem nedir, kişi kendi sesini nasıl duyar?
Kurmaca ve kurgu dışı yapıtlar nasıl dengelenir?
Hikâye nasıl kurulur?
Kişiler nasıl oluşur, yaşamdan nasıl etkilenir yazar?
Yazarlık ile psikolojik tedavi gereksinimi nerede kesişir?
Yalnızlık çağında okur olmak nasıldır?
Şiire neden gereksinim duyarız, şair ne işe yarar?
Edebi ölçüt nasıl oluşur?
Beğeni ne anlama gelir, tercihler ve kişiliğimiz arasında bağ var mıdır?
Türler arasında nasıl ilişki bulunur ve eleştiri kültürü nedir?
Disiplinler arası ilişki nasıl kurulur?
Anımsamak, unutmak nedir, okurda/yazarda ne anlama gelir?
Soru nasıl sorulur, sorular ve yanıtlar arasında nasıl ilişki vardır?
Türler arasında nasıl ilişki kurulur, hangi tür hangi yazara yakışır?
Tüm kitaplar bir ömre sığar mı, ömür kısa kitaplar çok, ne yapmalıyız?
Ustalar ve çıraklar, malumatfuruşluk çağında bilgelik ne anlama gelir?
İfade özgülüğü nedir, düşünmek nasıl olur?
Farklı ülkenin yurttaşı okur/yazar kimdir?
Bu sorular elbette türlü biçimlerde yanıtlanır. Ancak bizim amacımız yanıt vermek değil, yeni sorular/sorunlar edinmektir.

Çevrimiçi Yaşamlar
Bilişim alanındaki gelişmeleri dünyayı kökten değiştirdi. Kimileri bunu “devrim” olarak niteliyor. Salgınla birlikte yeni ilişki biçimleri ve sorunlar gelişti. Kişi bu yeni durum karşısında nasıl davranacağını, kariyer yapacağını, kendini koruyacağını, geliştireceğini bulmakta zorlanıyor. Süreci doğru kavramadığı zaman ya oyunun dışında kalıyor, ya başarısız oluyor.
Bu atölye/çalışma ne ile karşı karşıya olduğumuzu, dünyayı nasıl kavramamız gerektiğini, yeni sorunları ve olanakları önümüze koyuyor. Çevrimiçi yaşam karşısında nasıl davranmalıyız, gelişimimizi nasıl sürdürmeliyiz, ruhumuza nasıl korumalıyız türü sorulara yanıtlar verirken, kişiyi düşünmeye sevk ediyor. İnsan gerçeğini unutmadan, yeniçağın hakikatini ortaya çıkaran çalışma, aynı zamanda çevreye yön verecek yeni kişilerin açığa çıkma sürecini de inşa ediyor.
Dünya üniversitelerde farklı birimlerde tartışılan konular, günlük yaşama uygun ele alınıyor. Yeni dünya nasıl olacak, nasıl dönüşecek ve deneyimler nelerdir, tümü üstüne keyifli bir yolculuk.

Roman ve Şiirlerle Hayat Bilgisi
Yaşadığımız dünya giderek yalnızlaşmaya, dahası iletişim alanlarını tıkandığı için kimsesizlikle birlikte hissizleşmeye neden oluyor. Bu atölye hayatı anlamak için edebiyatın ışığını önümüze koyuyor. Şiirler ve romanlarla aslında bildiğimiz ama uyuşmuş olan duyguları düşünceleri açığa çıkarıyor…
Cemal Süreya ve Attila İlhan’la aşk, sevda, tutku üzerine düşünürken, bir yandan da Orhan Veli ve Turgut Uyar’la aylaklık, özgürlük üstüne yeni bakış geliştiriyorsunuz; Melih Cevdet’le bilgelik yolculuğuna çıkıp, Can Yücel’le ağız dolusu sövmenin keyfine varıyorsunuz… Nâzım ile memleket hasreti, özlem üstüne kafa patlatıp, Hilmi Yavuz ile dünden bugüne köprü inşa ediyorsunuz…
Sait Faik’in adaları, Halikarnas Balıkçı’sının Bodrum’u, Tanpınar’ın İstanbul’u, Oğuz Atay tutunamadığı dünyasını, Sevgi Soysal’ın isyanını, Gülten Akın’ın inceliklerini, Bilge Karasu’nun ruhun derinliklerinden çıkardığı sancısını, Demir Özlü ile Avrupa kentlerini adımlıyorsunuz.
Tüm bunlar olurken yaşam biçimleniyor ve yeniden ruhunuza, insanlığa, çevrenize bakıyorsunuz.
Kalabalıklar içinde kendini bulmak isteyenler için bir çalışma.